ASIRLARDIR BALKANLARLA DOSTLUK BAĞINI SÜRDÜREN ÜLKE TÜRKİYE 15.10.2017
Başta Makedonya olmak üzere tüm kardeş Balkan coğrafyasını sevgi ve muhabbetle selamlıyorum. Yayın hayatına aylık dergi olarak devam edecek olan Yeni Balkan Gazetesi’nin de ilk sayısının hayırlı olmasını ve güzel işlere imza atmasını temenni ederim.
YENİ BALKAN GAZETESİ- 15.10.2017
TİKA 25. yılını geride bıraktı. Kuruluş hikâyesinden ve amacından bahsedebilir misiniz?
Başta Makedonya olmak üzere tüm kardeş Balkan coğrafyasını sevgi ve muhabbetle selamlıyorum. Yayın hayatına aylık dergi olarak devam edecek olan Yeni Balkan Gazetesi’nin de ilk sayısının hayırlı olmasını ve güzel işlere imza atmasını temenni ederim.
Malumunuz Türkiye Cumhuriyeti, Balkanlar’dan Orta Doğu’ya, Orta Asya ve Kafkaslar’dan Kuzey Afrika’ya kadar yakın coğrafyası ile bağlarını güçlü tutma iradesi gösteren bir ülkedir. Ortak medeniyet havzamızda sadece diplomaside değil, ülkemiz her alanda imkânlarını yakın coğrafyasıyla paylaşmaya çalışmaktadır. Bunun bir yansıması olarak da 1992 yılında, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) teşekkül etmiştir. O dönemde TİKA, esas olarak Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını elde eden Türk Cumhuriyetleri’nin ihtiyaç duyduğu sosyal, iktisadi, idari altyapıların oluşmasına ve kültürel işbirliğinin güçlenmesine katkı vermeye yönelik pekçok proje hayata geçirmiştir.
Özellikle son 15 yılda ülkemizin güçlenen ekonomisi ve siyasi istikrarı ile TİKA’nın da tüm kardeş coğrafyalarda etkin bir şekilde faaliyet göstermesinin önü açılmıştır. 25 yılı geride bırakmış bir kurum olarak, bugün TİKA 60'a yaklaşan ülke ofisi ile 150'nin üzerinde ülkede kalkınma projeleri hayata geçirmektedir. Türkiye’nin resmi kalkınma yardımlarının uygulanması ve koordinasyonundan sorumlu olan kurumumuz, bugüne kadar 20.000’in üzerinde projeyi tamamlamış ve yılda ortalama 2.000 proje gerçekleştirerek önemli bir kapasiteye ulaşmış durumdadır.
Projelerimize bakıldığında bir insanın doğumundan ölümüne her alanı kapsadığı görülecektir. Başta eğitim, sağlık, anne-çocuk sağlığı, kadının güçlendirilmesi, su ve sanitasyon gibi sosyal altyapılar ve hizmetler olmak üzere, istihdama, beşeri ve kurumsal kapasite birikimine katkı sağlayacak tarım, hayvancılık, ulaştırma, iletişim, turizm gibi pekçok hizmet ve üretim sektöründe de projelerimiz bulunmaktadır. Tüm bu çalışmalarda ana gayemiz; dost ülkelerin sahip olduğu beşeri, doğal ve her türlü kaynağı kendi halkı için kullanabileceği altyapıların kurulmasına katkı sağlamak ve ülkemizin güvenilir bir işbirliği ortağı olduğunu göstermektir. Bunu yaparken de temel ilkelerimiz; samimiyet, eşit-adil ortaklık, insanı merkeze alma ve hızlı bir şekilde somut projeler hayata geçirmektir.
TİKA, Balkanlarda ve Makedonya’da hangi faaliyetlerde bulunmaktadır?
TİKA kuruluşundan 2 yıl sonra Balkanlar ve Doğu Avrupa Bölgesinde de faaliyetlerine başlamıştır. İlk ofisimiz 1994 yılında Moldova’da açılmış, 2000’lerin başına kadar ise bölgede 3 ofisimiz (Bosna Hersek ve Ukrayna) faaliyet göstermiştir. Yakın coğrafyamıza verilen önemin ve işbirliği geliştirme arzusunun bir yansıması olarak bugün TİKA, Balkanlar ve Doğu Avrupa’da ofis sayını 12’ye çıkarmıştır. Bu anlamda Balkanlarda ilk açılan ofislerimizden biri de 2005 yılında faaliyetlerine başlayan Üsküp ofisimizdir.
TİKA’nın projeleri ve faaliyetleri bölgeden bölgeye ve ihtiyaçlara göre değişmektedir. Resmi ve yerel sivil toplum kuruluşları ile etkin bir iletişim içinde taleplere ve kalkınma önceliklerine cevap verecek şekilde hareket etmekteyiz. Bu nedenle faaliyet alanımız, geniş bir yelpazeye yayılmış durumdadır. Balkanlar ve Doğu Avrupa’ya bakıldığında da eğitim, sağlık, anne çocuk sağlığı, kadının güçlendirilmesi, istihdamı artırıcı üretim sektörleri, sivil ve idari altyapıların geliştirilmesi ile ortak kültürel mirası koruma projelerinin ağırlıklı olduğu görülmektedir.
TİKA, Makedonya’da kalkınma işbirliği faaliyetlerini iki ülke Hükümetleri arasında 15 Mart 2015’te Ankara’da imzalanan protokole istinaden sürdürmektedir. Kurumumuz, Makedonya’da sosyal, ekonomik altyapılar ile üretim sektörleri ve kültürel alanda ihtiyaç duyulan alanlarda birçok projeyi tamamlamıştır. Her geçen yıl proje ve faaliyet sayısı artış göstermektedir. 2006- 2017 yılları arasında TİKA tarafından Makedonya’da yaklaşık 800 proje tamamlanmıştır.
TİKA’nın önem verdiği alanların başında eğitim gelmektedir. Eğitimde her yönüyle sorunların azaltılması amacıyla, Makedonya'nın farklı bölgelerinde bulunan ve farklı toplumsal grupların eğitim aldığı okulların inşaatı, kapsamlı tadilatı, tefrişatı ve teknik altyapıyı geliştirmeye yönelik çalışmalar devam etmektedir. Etnisite, dil, inanç ayırt etmeksizin her çocuğun eşit bir şekilde eğitim alması için çalışmalarını sürdüren TİKA bugüne kadar Makedonya'da; 24’ü onarım, 13’ü inşa olmak üzere toplam 37 ilköğretim okulu ve lise ile üniversitelerin Türkoloji Bölümlerinin yenilenmesi ve donanımlarının sağlanmasını gerçekleştirerek, yaklaşık 12.000 öğrenciye daha iyi şartlarda eğitim alma imkânı sağlamıştır. Bu okullar bulundukları bölgelerin seçkin okulları haline gelmiştir.
Sağlık sektöründe ise Makedonya’nın farklı şehirlerinde hastane ve sağlık ocaklarının tadilatı, tıbbi analiz laboratuvarlarının kurulması, tıbbi cihaz ve ekipmanlar gibi donanım desteği ile sağlık bilimlerinin gelişmesine katkı verecek konferans ve sempozyumların gerçekleştirilmesine yönelik projeler gerçekleştirilmektedir. Üsküp Devlet Hastanesi'nin Aziz Kiril ve Metodiy Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Kliniğinin Yoğun Bakım Ünitesinin tadilatı ve modern tıbbi ekipmanlarla donanımı tamamlanmıştır. İlgili hastanenin sadece Makedonya'ya değil, Kosova, Arnavutluk, Sırbistan gibi komşu ülkelere de hizmet vermesi ve yeni doğan bebekler ile çocukların tedavisinde gösterdiği başarılar, projenin önemini artırmaktadır.
TİKA faaliyet gösterdiği ülkelerde ekonominin canlanması, üretimin teşvik edilmesi ve çeşitlendirilmesine projeleri ile katkı vermektedir. Bu kapsamda, özellikle ekonomik açıdan ağır şartların hakim olduğu Doğu Makedonya’da tarımsal ve hayvansal üretim sektörlerinde gerçekleştirilen projeler ile ekonominin canlanmasına dolayısıyla kırsal kalkınmaya katkı sağlanmaktadır. Projeler ile çiftçilerin uzmanlar tarafından eğitilmesi, bölge çiftçilerini bir araya getirerek iletişim ağının kurulması, rekabet gücünün oluşturulması, ekonomik potansiyellerinin artırılması, sağlıklı ve kaliteli tarımsal ve hayvansal üretimin elde edilmesi hedeflenmektedir.
Başarı ile tamamlanmış projelerden olan Doğu Makedonya’da Sera Sebzeciliğinin Geliştirilmesi Projesi kapsamında 72 köyde tespit edilen ihtiyaç sahibi toplam 560 aileye, verimi yüksek sebze (biber ve domates) çeşitlerinin yıl boyunca ekimini sağlayabilmeleri için seracılık ekipmanları ve tohum desteği sağlanmıştır. Proje ile yıllık sebze üretimi artırılmış olup, aile işletmelerinin sera başına gelirleri ilk 6 ayda artış göstermeye başlamıştır.
Arıcılığın Geliştirilmesi Projesi kapsamında Radoviş, Konçe ve Valandova’da yaşayan farklı etnik gruplara mensup (Türk, Makedon, Sırp, Roman, Ulah) 100'ün üzerinde aileye modern arıcılık için gerekli eğitim ve ekipman desteği sağlanmıştır. Bal hasatlarından aile başı ortalama 2000 €’ya yakın ek gelir elde edilmiştir. Toplumsal, ekonomik ve ekolojik açıdan bölgeye çok önemli katkıları bulunan arıcılık projesi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından, Güney-Güney işbirliği programı çerçevesinde 16-19 Aralık 2008 tarihleri arasında New York’ta düzenlenen “Global South Development Expo 2008” organizasyonunda en iyi uygulamalardan biri olarak örnek proje seçilmiştir.
Pirinç Kalitesi ve Üretiminin Geliştirilmesi Projesi kapsamında bölgede yaşayan 100 çiftçiye pirinç çeşitlerinden toplam 4 ton dağıtılarak, ekim çalışmaları yapılmıştır. Elde edilen verimli sonuçlar neticesinde Türk iş adamları tarafından Koçana’da pirinç üretimi ve paketleme tesisleri kurularak bölgede istihdam imkânları arttırılmış ve ülke ekonomisine katkı sağlanmıştır.
Makedonya’da idari ve sivil altyapıların geliştirilmesi amacıyla kongre ve sempozyumlara destek, kamu kurumlarında görev yapan personelin kapasite gelişimine yönelik eğitim programlarının düzenlenmesi, kamu kurumlarının altyapısının güçlendirilmesi, kültürel işbirliği faaliyetlerine destek ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği alanlarında 300’e yakın proje gerçekleştirmiştir.
İki dost ülke arasında bağları daha da güçlendirmek, geçmişten gelen birikim ve zenginliğimizi korumak adına kültürel işbirliğini önemsiyoruz. TİKA tarafından son 3 yılda farklı coğrafyalarda 100’ü aşkın eserin restorasyon çalışmaları yürütülmüş, bu anlamda en yoğun çalışmalar resmi makamlar ile etkin işbirliği içinde Balkanlar’da yapılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere üst düzey resmi katılımlar ile bugüne kadar Balkanlar’da onlarca projenin açılışı gerçekleşmiştir.
Cami, köprü, çeşme, hamam, külliye gibi ihya edilen tarihi eserler, ortak geçmişimizi yaşatma ve gelecek nesillere taşıma yanında, o bölgenin kültürel turizmine ve ekonomisinin canlanmasına da katkı vermektedir. Makedonya'da bugüne kadar pek çok kültür varlığının restorasyonu TİKA tarafından gerçekleştirilmiş olup, halihazırda restorasyon çalışmaları ve projelendirmesi devam eden eserler bulunmaktadır.Üsküp Mustafa Paşa, Manastır İshakiye, Radanya Mahmut Ağa, Struga Mustafa Çelebi ve Kırçova Çullu Baba Camilerinin restorasyonları ile Manastır Askeri İdadi Binası tadilatı ve Kocacık Mustafa Kemal Atatürk Ata Evi inşaatı ve donanımı da Başkanlığımızca gerçekleştirilmiştir.Ayrıca “Üsküp Sultan Murat Camisi, Üsküp Alaca Camisi, Saray Hüseyin Şah Camisi restorasyon çalışmaları devam etmektedir.
Balkanlar ve Makedonya TİKA için ne ifade etmektedir?
Balkanlar ve Makedonya tarihin hangi döneminde olursa olsun önemini korumuş bir coğrafyadır. Farklı kültür, dil ve gelenekleriyle, zengin bir kültür kavşağı üzerinde birçok medeniyetten beslendiği kadar, Balkanlar onları da beslemiştir. Makedonya da Elenler, Romalılar, Hunlar, Avarlar, Slavlar, Peçenekler, Kumanlar, Vardar Türkleri ve Osmanlı Türkleri gibi halkların idaresi altında onları da besleyerek bir "Kültür Mozaiği" oluşturmuştur. Pek çok coğrafyanın aksine Balkanlar ve Makedonya'ya nasip olan bu özellik, dünyaya bir barış kuşağı oluşturmakta örnek olabilecekken, maalesef son 2 asırda çatışma ve gözyaşı bölgeden eksik olmamıştır. Yaralar yeni yeni sarılırken, Türkiye benzer acıların tekrar yaşanmasını istememektedir.
Balkanların ve Makedonya’nın huzuru ülkemizin de huzuru anlamına gelmektedir. Geçmişte 6 asrı aşkın bir süre, bölge nasıl huzur ve refah içinde yaşamışsa, bugün de dini ve etnik ayrışmaya düşmeden daha güçlü bir barış kuşağı tesis edilebilir. Ülkemiz Balkanlar'da ve Makedonya'da bunun yolunun; her alanda işbirliğinden ve bölge halklarının kendi içinde ve komşu ülkelerle iletişimini güçlendirmesinden geçtiğini düşünmektedir.
TİKA’nın uluslararası kalkınma işbirliğinde sahip olduğu konum ve rolden bahsedebilir misiniz?
Ortaya çıkan krizlerin ve sorunların en önemli nedeni; ülkelerin kalkınma süreçlerinin sağlıklı işlemeyişi, istikrarlı devlet mekanizmalarının kurulamayışı ve ülkelerin yardımlara bağımlı hale getirilmesidir. Başta Afrika, Güney Asya ve Orta Doğu olmak üzere farklı coğrafyalara bakıldığında, bu gerçek daha iyi görülecektir. Bu anlamda TİKA olarak, samimi bir şekilde imkânlarımızı dost ülkelerin kalkınma süreçlerine katkı vermek için harcıyoruz.
Ülkemiz aktif dış politikası ile özellikle son yıllarda uluslararası insani diplomasi alanına büyük katkı vermektedir. İnsanı dramların önlenmesine yönelik küresel anlamda en fazla çaba gösteren ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. BM Mülteci verilerine göre dünyanın en fazla sığınmacı barındıran ülkesi olan Türkiye, 3 milyonun üzerinde mülteci ile dünyadaki sığınmacıların % 16'sına ev sahipliği yapmaktadır. Küresel İnsani yardım raporuna göre son 3 yıldır da Türkiye insani yardımlarda milli gelire oranla dünyanın "en cömert ülkesi" olmuştur. 2016 yılında Türkiye 6 milyar dolar insani yardım gerçekleştirerek, miktar bakımında dünyada 2. ; % 0,75 milli gelire oranla ise dünyada 1. olmuştur. OECD'ye göre, aynı yıl 6,7 milyar dolara ulaşan Türkiye'nin Resmi Kalkınma Yardımlarının milli gelire oranı, % 0,79 olmuş ve Türkiye BM Hedefi'ni geçen 8 ülkeden biri olmuştur (BM, gelişmiş ülkelerin yıllık milli gelirinden kalkınma yardımı için ayırması gereken oranı binde 7 olarak belirlemiştir.). Dünyanın en büyük 18. ekonomisi olmasına rağmen, pek çok gelişmiş ülkeyi geride bırakarak Türkiye'nin bu rakamlara ulaşması; uluslararası kalkınma ve insani krizlerin çözümüne fazlasıyla katkı verdiğini göstermektedir. Son günlerde Myanmar'da yaşanan acı olaylar sonrası da Sayın Cumhurbaşkanımız'ın 30'a yakın ülke lideri ile yoğun diplomasi trafiği içinde görüşmesi sonucu, hızlı bir şekilde bölgeye ulaşan ilk ülke Türkiye olurken, Myanmar resmi makamlarınca Arakanlılara yardım yapma yetkisi verilen ilk kuruluş TİKA olmuştur.
Pek çok ülke kalkınma yardımlarında pazarlarını genişletecek ve çıkarlarını muhafaza edecek ülkeleri öncelerken, ülkemiz ihtiyaç sahibi her coğrafyaya az veya demeden çok ulaşmaya çalışmaktadır. 2011 yılında İstanbul'da gerçekleşen En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'nda, dönemin Başbakanı Sayın Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde yılda 200 milyon dolar yardım taahhüdü verilmiştir. O yıldan bu yana EAGÜ'lere yapılan kalkınma yardımı miktarı 1,5 milyar doları aşmıştır. TİKA tüm bu yardımların koordinasyonu ve uygulanmasında ilgili kuruluşlarımız ile görev almaktadır. Küresel bir hüviyete kavuşan TİKA'ya özellikle UNDP, JICA, KOICA gibi kuruluşlardan ortak proje gerçekleştirme talepleri, farklı ülkelerden de ofis açma talepleri olmaktadır.
Bizim faaliyetlerimizin merkezinde; samimiyet, eşit-adil ortaklık geliştirme ve insanın hak ettiği değere sahip olması vardır. Projelerin gerçekten insanların hayatına değer katan bir kalkınma anlayışı geliştirip geliştirmediğine çok dikkat ediyoruz. Biz bu yaklaşıma “Türk Tipi Kalkınma İşbirliği” diyoruz ve küçük büyük her projemizde hassasiyetle takip ediyoruz. Özellikle bu anlayışı ve samimiyeti; başta BM Zirveleri olmak üzere, En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı, geçen yıl Türkiye'de gerçekleşen Dünya İnsani Zirvesi gibi uluslararası platformlarda en üst düzeyde gündeme getiriyoruz.
Geleceğe yönelik TİKA’nın vizyonu ve faaliyetleri özellikle Balkanlar için nedir?
Dünyada pek çok kırılgan ve az gelişmiş ülke bulunurken, Makedonya ve Balkanlar belli bir gelişmişlik seviyesine ulaşmıştır. Özellikle beşeri sermaye açısından neredeyse tüm Balkan ülkeleri birkaç dil bilen, iyi eğitim almış nitelikli insan gücüne sahip durumdadır. Buna rağmen, Balkan ülkelerinin en büyük sorunlarının başında işsizlik gelmektedir. Yetişmiş genç nesil Avrupa’ya veya farklı gelişmiş ülkelere gitmeyi tercih etmektedir. Bu gücü ülkede tutmak için Balkanlar'da istihdamı artırıcı projelerin geliştirilmesini önemsiyoruz. Özellikle tarım, hayvancılık gibi sektörlerde altyapıların güçlenmesi zaman içinde özel sektör yatırımlarını da cezbedecektir.
Hiçbir ülkeye sürekli yardım yaparak refaha ulaşmasını sağlayamazsınız. Her ülke kendi üretimini gerçekleştirebilecek kurumsal ve beşeri belli bir kapasite birikimine ulaşmak zorundadır. Bu anlamda eğitim, sivil ve idari altyapıların geliştirilmesine, beşeri kapasitenin tecrübe paylaşımı, mesleki eğitimler ile desteklenmesine devam edeceğiz.
Refahın yolu, huzur ve barış ortamından geçmektedir. Bugün bakıldığında Libya’da, Yemen’de, Irak’ta olduğu üzere ülkeler çok kolay kırılgan hale gelebilmektedir. Herkesin temsil edildiği güçlü bir devlet mekanizmasının oluşturulması ile gelen istikrar, halkların birbirine kaynaşması ve güven ortamı için son derece önemlidir. Balkanlar coğrafyası yakın tarihte pek çok acılar yaşamış olmasına rağmen tarih onu yeni bir eşiğin önüne getirmiştir. Bu eşik; geçmişin ortak zenginliğini yaşatarak, yeniden işbirliğini güçlendirmektir. Tarihsel tecrübeye bakıldığında, Balkanlar ve Makedonya kendi içinde huzuru ve barışı tesis etmeyi bilen bir coğrafyadır. Bu noktada; meşru yönetimlerin birbiriyle olan güçlü işbirliği halklara da tesir edecektir. Özellikle buna zarar verecek başta terör olmak üzere her türlü yapılanmaya karşı ortak tavır almak zaruridir.
Malumunuz artık terör boyut değiştirerek daha küresel bir hal alırken, suretleri ve yöntemleri de değişmektedir. DAEŞ, PKK, Boko Haram, Eşşebap gibi farklı isimler altında şiddet-yoğun yöntemlere başvuran terör örgütleri olduğu kadar, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) gibi sözde sivil yapılanmalar üzerinden ülkelerin beşeri ve kurumsal kaynaklarını ele geçirmeye çalışan örgütler de bulunmaktadır. Türkiye, 15 Temmuz 2016'da FETÖ tarafından hain bir darbe girişimi yaşamış, halkın meclisi uçaklarca bombalanmış, halka ağır silahlarla saldırılar olmuş;250'ye yakın vatandaş şehit olurken, 2200'e yakın kişi de yaralanmıştır. Terörün en sinsisi; yıllarca sözde sivil toplum yapılanması olarak kendini gösterip, gücü ele geçiremediğinde şiddete başvuran FETÖ tarzı terör örgütleridir. Bu örgütün Türkiye'de beli kırılmıştır. Fakat yurt dışında da yapılanmasını korumaya çalışmaktadır. Özellikle kırılgan ve küçük ülkeleri seçen FETÖ, yetiştirdiği militan ruhlu kişiler ile sistemin kurumlarını ele geçirmeye çalışmaktadır. Kendi içinde bu uru temizleyen ve asırlardır Balkanlar ile dostluk bağını sürdüren ülkemiz, kalkınma ve huzur yolunda bu tarz örgütlere karşı da dikkatli olma ve işbirliği konusunda kendini sorumlu hissetmektedir.