“KÜLTÜREL MİRASI KORUMA İRADEMİZ BİZİM İÇİN TEMEL BİR SİYASAL EYLEMDİR” 14.10.2020
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Serdar Çam, kültür ve turizm politikalarımızı güçlendirmek için izlenen stratejiler, ülkemiz kültür ve medeniyetinin korunması için yapılması gerekenler, TİKA ve YTB'nin çalışmaları ve pandemi sürecine yönelik turizm politikalarında izlenen stratejiler üzerine MÜSİAD Dergi'nin sorularını yanıtladı.
MÜSİAD Ankara Dergisi
Ekim, Kültür Sayısı
Medeniyetin beşiği olan ülkemizde kültür ve turizm politikalarımızı güçlendirmek için nasıl bir strateji izleniyor?
18 yılda Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemizin ekonomiden diplomasiye, uluslararası işbirliğinden sanayi ve teknolojiye, turizmden kültür endüstrisine, millî savunmamızdan sağlığa, ticaretten ulaştırmaya kadar kat ettiği yol, artan marka değeri ve tüm bu imkânlarının dünyaya iyi anlatılması çok önemli. Çünkü nice medeniyetleri içinde barındırmış bu topraklarda bugün ülkemizin ve milletimizin dünyaya anlattığı ve bundan sonra da gururla anlatacağı bir başarı hikâyesi, bir iddiası var. Kültür ve medeniyetle ilgili iddiamız ile turizmdeki iddiamız hem birbirinden belli ölçülerde ve bağımsız, hem de birbirine mündemiçtir.
Deniz, kum, güneş dünyanın birçok coğrafyasında da var. Kültür, tarih ve sanat dünyanın başka toplumlarında/topluluklarında da var. Kültür ve turizm politikasında esas olan doğal güzellikler, tarih, kültür ve sanat arasında kurduğunuz ilişkidir. Diğer bir ifade ile turizm üst başlığında ülkenin doğal güzelliklerini, tarihini, kültürünü ve sanatını nasıl bir araya getirdiğinizdir. Dolayısıyla Bakanlığımızın kültür ve turizm stratejisinin omurgasını “turizmi sadece deniz, kum ve güneşe dayalı ekonomik bir gelir kaynağı olarak değil, ülkemizin medeniyetinin, kültür, tarih, sanat ve doğal güzelliklerinin dünyaya anlatılması, dünyaya tanıtılması” oluşturmaktadır.
Türkiye bir tarafıyla Asya ama aynı zamanda bir tarafıyla da Avrupa ülkesi. Türkiye bir tarafıyla Karadeniz ama aynı zamanda bir tarafıyla Akdeniz ülkesi. Türkiye bir tarafıyla Ortadoğu’ya uzanmış ama aynı zamanda bir tarafıyla Balkanlara uzanmış bir ülke. Bu zenginlik, dinamik yapı ve potansiyelin vurgulanmasını önemli görüyoruz. Türkiye’nin doğal güzelliklerini, medeniyetini, tarihsel mirasını, kültürel değerlerini, sanat dünyasını birbirlerinden ayrılmaz parçalar olarak anlatmaya çalışıyoruz.
Sayın Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un Türkiye'nin 2023 Turizm Stratejisi’nde ifade ettiği üzere olan 75 milyon turist, 65 milyar dolar turizm geliri olarak belirlediğimiz 2023 yılı hedefimiz değişmedi. Bu hedeflere ulaşmak için politika değişikliğine gittik ve tanıtım stratejimiz için 2019 yılında Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı kuruldu. Turizm gelirlerinin yüksek olduğu diğer ülkelerdeki gibi bizde de tanıtım artık devlet tarafından değil, devletin desteği ile özel sektör tarafından yapılıyor. Bu Ajans, Türkiye’nin turizm hedeflerine ulaşması, mevcut turizm olanaklarının dünya çapında tanıtılması ve pazarlanması, potansiyel turizm olanaklarının keşfedilerek geliştirilmesi ve kazandırılmasına ilişkin olarak tüm tanıtım/pazarlama/iletişim faaliyetlerini yürütüyor. Ajansın yönetim kurulu, gerek yurt içi gerek yurt dışı turizm alanında hatırı sayılır deneyim kazanmış ve söz sahibi olan bir ekipten oluşuyor.
Bundan başka, kültür, sanat, arkeoloji, gastronomi, spor, doğa, sağlık, inanç, eğlence, alışveriş, kongre, kruvaziyer gibi ürünlerimizi ön plana çıkarmaya yönelik planlamalar yapıyoruz. Böylece arz çeşitliliğini artırmayı hedefliyoruz. Kültür ve turizm politikası olarak önem verdiğimiz konulardan biri de turizmi Türkiye’nin 81 şehrine yaymak ve 12 ay sürdürebilmek. Her bir şehrimizin doğal güzelliklerinden arkeoloji ve tarihi eserlerine, geleneksel mutfağından coğrafi işaretli ürünlerine, mimarisinden geleneksel sanatlarına, festival ve fuarlarından müzelerine kadar pek çok özelliği ve potansiyeli ortaya çıkaracak plan ve projelerimize yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Birçok ilimizin hatta ilçesinin dahil olduğu destinasyon odaklı “koridor” ve “turizm gelişim bölgelerimize” yönelik ciddi planlamalar yapıyoruz. Zeytin Koridoru, Kış Koridoru, İnanç Koridoru, İpek Yolu Koridoru, Batı Karadeniz Kıyı Koridoru, Yayla Koridoru ve Trakya Kültür Koridoru; Frigya, Troya, Aphrodisia Kültür ve Termal Turizm Gelişim Bölgeleri; Söğüt, Kapadokya, Göller Bölgesi, Hitit, Urartu, Gap Kültür ve Turizmi Gelişim Bölgeleri ve Osmanlı Başkentleri Turizm Bölgesi olarak projelerimizi uygulamaya koyuyoruz
Türkiye'nin yurt dışına açılan dijital ve sosyal medya hesaplarını, "GoTurkey" çatısı altında, daha dinamik, yeni tasarım ve içeriklerle hayata geçirdik. Ayrıca yepyeni bir kanal olan “liveturkey.com” platformunda kültürden sanata, tarihten spora, gastronomiden eğlenceye pek çok deneyim ziyaretçilerin ekranlarına çoğu zaman canlı yayınlarla taşınıyor. Türkiye’nin turizm ve seyahat rehberi, esin kaynağı niteliğindeki bu dijital kanallarımız ile esasen turizm alanındaki vizyonumuzun, ufkumuzun genişliğini, ulaşabileceğimiz incelikleri anlatıyoruz.
2023 hedeflerimizi 2023’e gelmeden gerçekleştirebilecek potansiyele sahibiz. Bu konuda kültür ve turizm alanında yeni nesil kültür ve turizm politikalarımızla turizm pazarından payımızı en yüksek düzeyde alacak güçlü bir ülkeyiz.
Tarihin canlı şahidi olan ülkemizde kültür ve medeniyetin korunması için neler yapmalıyız?
Dünyanın en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Anadolu, binlerce yıllık geçmişi ve üzerinde yer almış uygarlıkların etkisiyle muhteşem bir tarihi ve kültürel zenginliğe sahip. Kadim medeniyetimizin ruhuyla bütünleşmiş bu tarihi ve kültürel mirasımız dünyanın bir başka ülkesinde rastlanmayacak nispettedir. Siyasi vizyonumuz, ekonomik performansımız, insan kaynağımız, fiziki-tarihi-kültürel coğrafyamızın gücüyle geçmişimize sahip çıkmayı bugünümüz ve geleceğimiz için bir tercih değil bir zorunluluk olarak görüyorum. Çünkü kültürel mirası koruma irademiz sadece kültürel bir hassasiyet değil bizim için temel bir siyasal eylemdir.
Tarihin canlı şahidi olan ülkemizde kültür ve medeniyetin korunması için neler yapmalıyız? sorusundan önce Bakanlık olarak özetle neler yaptığımızdan bahsetmek isterim.
Yurtiçinde ve yurtdışında, tarihi ve kültürel bağımızın olduğu gönül coğrafyamızda, Bakanlığımız araştırmacıları ortak kültür değerlerinin korunmasına yönelik il il, ilçe ilçe, köy köy araştırma, derleme ve incelemeler yapmakta, elde ettikleri etnografik eşya, ses kaydı, video ve fotoğrafları Halk Kültürü Bilgi ve Belge Merkezlerinde kayıt altına almaktadırlar.
Medeniyetimizin köklü ve zengin geçmişini yansıtan somut olmayan kültürel miras taşıyıcılarımız olan geleneksel el ve Türk süsleme sanatkârlarımız, mahalli sanatçılarımız ve çalgı yapımcılarımız, geleneksel tiyatro sanatçılarımız, âşık-ozan, halk/kalem şairlerimiz, zâkirlerimizi tespit ederek sanatçı tanıtım kartı veriyoruz. Ayrıca bu sanatlarımızı yaşatarak ve tanıtarak yok olmasını önlemek, aslına uygun olarak öğretip yeni elemanlar ve ustalar yetiştirerek gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamak amacıyla İl Kültür ve Turizm Müdürlüklerimiz aracılığıyla Türkiye’nin 81 ilinde yaygın kültürel eğitim kursları düzenleniyor.
Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanter çalışmalarımızın yanı sıra UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesine kaydettirdiğimiz 18 unsurumuz ( Meddahlık, Mevlevi Sema Töreni, Âşıklık Geleneği, Nevruz , Karagöz, Geleneksel Sohbet Toplantıları, Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali, Alevi-Bektaşi Ritüeli Semah, Tören Keşkeği Geleneği , Mesir Macunu Festivali, Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneği, Ebru: Türk Kağıt Süsleme Sanatı, Geleneksel Çini Ustalığı, İnce Ekmek yapma ve Paylaşma Kültürü: Lavaş-Katırma-Jupka, Bahar Kutlaması: Hıdrellez, Islık Dili, Dede Korkut Mirası: Destan Kültürü, Halk Masalları ve Müzik, Geleneksel Türk Okçuluğu) ile UNESCO'ya en çok unsur kaydettiren ilk 5 ülke arasında yer alıyoruz. Bu yıl Aralık ayında UNESCO tarafından değerlendirilecek “Minyatür Sanatı” ve “Geleneksel Zekâ ve Strateji Oyunu: Mangala/Göçürme” unsurlarımıza ilişkin dosyalarımız hazırlandı.
Bundan başka bakırcılıktan sipsi yapımı ve icracılığına, telkâri gümüş işlemeciliğinden kalemişine, mersiyehanlıktan taş ustalığına kadar pek çok somut olmayan kültürel mirasımızın belli unsurlarında eser üretmek, yorumlamak açısından gerekli bilgi ve beceriye yüksek düzeyde sahip kıymetli ustalarımızı Yaşayan İnsan Hazinelerimiz olarak tespit ediyor, destekliyoruz.
UNESCO tarafından uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumların, anıtların ve sitlerin yer aldığı “Dünya Mirası” listesine bugüne kadar 18 adet varlığımız (İstanbul, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Nemrut Dağı, Xanthos-Letoon, Troya Antik Kenti, Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi, Çatalhöyük Neolitik Kenti, Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı, Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu, Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri, Efes, Ani Arkeolojik Alanı, Afrodisias, Göreme Milli Parkı ve Kapadokya, Pamukkale-Hierapolis) hem kültürel, hem doğal miras olarak listeye alınmıştır. Ayrıca 3’ü karma (kültürel/doğal), 3’ü doğal ve 77 kültürel olmak üzere toplam 83 adet varlığımız UNESCO Dünya Miras Geçici Listesinde yer alıyor.
Türk Halk Müziği ve Klasik Türk Müziği Korolarımız, Türk Müziği ve Tasavvuf Müziği Topluluklarımızın kıymetli çalışmaları, özverili performanslarıyla geleneksel sanat akımlarımız medeniyet ve kültür anlayışımıza uygun olarak yürütülüyor.
Taşınmaz kültür varlıklarımızı belirleyip gerekli restorasyon, onarım ve bakımlarını gerçekleştiriyor, koruma altına alıyoruz. Çalınan veya kaybolan kültür varlıklarımızı tespit edip yurtdışından iade süreçlerini takip ediyoruz. Yurtdışında muadillerine göre çok çok uygun fiyat politikasıyla sunduğumuz Müzekart ile gezip görebileceğiniz Bakanlığımıza bağlı 199 müzemiz ve 142 düzenlenmiş ören yerimiz özellikle gençlerimizin esasen tarih, kültür ve medeniyetimizi öğrendikleri, anladıkları, bildikleri yerler olarak hizmet vermektedir.
Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu ve Atatürk Kültür Merkezinden oluşan Bakanlığımız bağlı kuruluşu Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk dili, tarihi ve kültürü ile Atatürk ve eserleri üzerinde gerçekleştirdiği faaliyetleri, özgün bilimsel araştırmaları, yayınları, kütüphaneleri ile Türk kültürünün, bütün insanlığın yararlanabileceği bir medeniyet hâline gelmesine katkı sağlamaktadır.
Millî birlik ve beraberliğimizin harcı olan Çanakkale Savaşları'nın yaşandığı Gelibolu Tarihî Alanı'nın bir diriliş destanımız olarak manevi ve tarihi değerlerimizi Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale Şehitleri şiirinde ifade ettiği “Asım’ın nesline” olan sorumluluk bilincimizle koruyup, geliştiriyoruz.
Malumlarınız olduğu üzere, Osmanlı’da bir yer fethedildiğinde o yeri ihya etmek amacıyla ilk olarak vakıf sistemi kurulurdu. Bakanlığımıza bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğümüz kadim ve büyük medeniyetimizde toplumsal hayatımızı şekillendiren vakıf kültürümüzü, vakıf ruhumuzu günümüz şartlarına uygun olarak yaşatmak, geliştirmek ve gelecek nesillere aktarmak üzere muhtaç aylığı, aşevi, burs sağlama, yardım gibi hayır hizmetlerinin yanı sıra yurtiçinde ve yurtdışındaki taşınmaz vakıf kültür varlıklarımızın onarımı ve restorasyonunu gerçekleştirmektedir.
Osmanlı kültürüne ait, süslendikleri hat ve tezyin sanatlarıyla da özel bir anlam taşıyan ve paha biçilemeyecek kıymette olan yazma ve nadir eserlerimizin bir başka can alıcı özelliği de cilt sanatımızın gözde örneklerini korumuş olmalarıdır. Kültür ve medeniyetimizin hazine boyutundaki yazma ve nadir eserler koleksiyonlarımız Bakanlığımıza bağlı Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığımızın yazma eser kütüphanelerinde satın alma ve bağış yoluyla zenginleştiriliyor, sağlıklı bir şekilde saklanıyor, kitap şifahanesinde konservasyon ve restorasyonları yapılıyor.
Bakanlığımız merkez birimleri, bağlı ve ilgili kuruluşlarımızın çeşitlilikte gerçekleştirdiği faaliyet, etkinlik, plan ve projeleriyle burada saymakla bitiremeyeceğiz. Kültür ve medeniyetin korunması için neler yapmalıyız? sorunuza gelince klasik bir cevap vereyim; “burada tamamını anlatamadığım çeşitlilikte yaptıklarımız elbette yapacaklarımızın teminatıdır”. Tarihi ve kültürel mirasımızın korunması ve medeniyet değerlerimizin gelecek kuşaklara taşınması için özenle çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Dost ve kardeş ülkelere uzanan elimiz olan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığının faaliyetleri nelerdir?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle kamu diplomasisinin en önemli aktörleri olarak ifade edebileceğimiz kurumlarımızdan biri olan Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB), Yunus Emre Enstitüsü (YEE), Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurulu, Vakıflar Genel Müdürlüğü artık bağlı ve ilgili kuruluşlar olarak Bakanlığımız uhdesinde yer alıyor. Faaliyet alanları birbirini tamamlayıcı olan kurumlarımızın tek çatı altında daha yakın çalışması ortak başarıyı hedefleyen bir enerji ve dinamizm getirdi. Böylelikle sadece siyaset değil, ekonomik kaynaklarımız ve insan kaynağımızı etkin ve verimli biçimde kullanabilmemizin önü açıldı.
Konjonktürel olarak başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere, ülkemizin tarihi kültürel bağlarla sıkı sıkıya bağlı olduğu medeniyet coğrafyası ile güçlü bir işbirliği geliştirmek üzere 1992 yılında kurulan TİKA, 2011 yılında dinamik dış politika yönelimlerimiz, küresel ve bölgesel düzeyde yaşanan büyük değişimlerin itici etkisi ve kalkınma işbirliği sürecinin etkinliğinin artırılabilmesi amacı ile teşkilat kanunu ve adı güncellenmiş, böylelikle kavuştuğu esnek ve hızlı karar alabilen yapısıyla faaliyetlerine daha güçlü bir biçimde devam eder hale gelmiştir. 15 Temmuz 2018 tarihinden itibaren ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerine devam eden TİKA 60 ülkede 62 Program Koordinasyon Ofisi ile 170’i aşan ülkede faaliyet göstermektedir.
Ülkemizin izlemiş olduğu aktif ve ilkeli dış politikaya bağlı olarak TIKA Başkanlığımız dost, kardeş ve akraba ülkelere yönelik olarak yaptığı çalışmaların temelinde bir barış kuşağı oluşturma çabasını sürdürmektedir. Toplam proje ve faaliyet sayısı 25 bini aşan ve yılda gerçekleştirdiği 2000’e yakın proje ve faaliyet ile ülkemizin uluslararası görünürlüğünün artırılmasına, uzun vadeli ilişkilerine katkı sağlarken, Türkiye proaktif bir aktör olmasında etkin bir kurum olmuştur.
TİKA gelişmiş ülkelerin sözde yardım adı altında siyasi ve ticari menfaatin kovalandığı bir ortamda insan odaklı, ülkelerin önceliklerini ve ihtiyaçlarını dikkate alan, yerel kültüre ve değerlere saygılı, hızlı ve çözüm odaklı Türk Tipi Kalkınma Modeli anlayışıyla uluslararası işbirliği ve koordinasyon alanında adından söz ettiriyor.
TİKA’nın özel önem verdiği bir başka alan da kültürel mirasımızın korunması, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması olmuştur. Bu kapsamda dünyanın dört bir yanında; cami, medrese, köprü, hamam, saat kulesi, el yazması kitaplar gibi tarihi eserlerimizin aslına uygun şekilde restorasyonları ve renovasyonları yapılmaktadır. Ayrıca kültürel değerlerimize ilişkin festivallerin, sempozyumların, kursların desteklenmesi, kültür hazinelerimizin sergilenmesine ilişkin çok çeşitli faaliyetleri bihakkın gerçekleştirmeye devam etmektedir. Bosna’da romanlara konu olan UNESCO miras listesindeki Sokollu Mehmed Paşa Köprüsü (Drina Köprüsü), Atatürk’ün Babası Ali Rıza Efendinin Makedonya’daki evinin müze olarak yeniden inşası, Moğolistan’da Orhun Kitabelerinin koruma altına alınması, Bilge Tonyukuk Anıtlarının korunması ve ulaşım için karayolu yapılması, Cezayir’de 500 yıllık tarihi Keçiova Camisi, Etiyopya’da Necaşi Türbesi, Harar Osmanlı Konsolosluk Binası onlarca kültürel projelerden bir kaçıdır.
TİKA demek “istikrarın, refahın ve zenginliğin sadece ülkemizde olmasının bizim için yeterli olmaması, kendi ülkemizdeki her insanımıza ulaşmak azmimiz ve irademiz kadar, gönül coğrafyamızdaki her insanımıza ulaşma azmimiz ve irademiz” demektir.
Yurt dışındaki dost ve akraba topluluklarına yönelik çalışmalar yapan Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı faaliyetleri nelerdir?
Yurt dışındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yanı sıra Türkiye kökenliler, çifte vatandaşlar ve onların çocuklarını da dikkate aldığımızda yurtdışındaki Türk varlığının 6,5 milyonunun hayli üzerinde olduğunu biliyoruz.
Başlangıçta birçok ülkede “yabancı işçi” statüsünde bulunan insanımız, bugün artık o ülkelerin, toplumların vazgeçilmez kalıcı unsurları haline gelmişlerdir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 2010 yılında kurulan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığımız (YTB) ise yurtdışındaki vatandaşlarımız, soydaş ve akraba topluluklarımız ve Türkiye burslusu olarak ülkemizde bulunan uluslararası öğrencilere yönelik kamu diplomasisinde önemli bir ihtiyacı karşılayan kurumumuzdur.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız ve Türkiye kökenli insanlarımızla birlik ve beraberliğimizin bozulmaması, dini, ahlâkî, kültürel değerlerimizin doğru bir şekilde öğretilmesi, aktarılması, vatandaşlarımız ve soydaşlarımızla ülkemiz arasındaki sevgi bağlarının kuvvetlendirilmesi, bir takım istismarlara, bölücü akımlara ve terör örgütlerine meydan verilmemesi, devletimize olan tam güven duygularının sarsılmaması önem arz etmektedir
Yurtdışında yaşayan insanlarımız, yaşadıkları ülkelerin halkları ile bizi yakınlaştıracak, onları gönül ve akıl düzeyinde fethetmemizde işbirliği yapacağımız aktörlerdir. Dolayısıyla, yurtdışında yaşayan insanlarımızın içinde bulundukları toplum içinde statü kazanmaları, güçlenmeleri, fark yaratmaları, katma değer üretmeleri, sanatta- sporda- bilimde- iş dünyasında kendilerine yer ve saygınlık bulmaları Başkanlığımızın stratejik politikasıdır.
YTB’nin hayata geçirdiği birçok program var. Yurtdışında yaşayan Türk çocuklarımıza, gençlerimize, kamu görevlisi, araştırmacı ve akademisyenlere yönelik farklı temalara sahip gençlik kampları, gençlik köprüleri, Türkiye stajları ve çeşitli sertifika programları bulunmaktadır.
Türkiye Bursları kapsamında ülkemizde lisans, yüksek lisan ve doktora öğrenimlerini tamamlayan ve bugün dünyanın 169 ülkesinde, çalıştıkları sektör ve alanlarda önemli işlere imza atan, ülkemiz ve bulundukları ülkeler arasındaki ekonomik, siyasal ve kültürel münasebetlere katkı sunan 150 bini aşkın Türkiye mezunumuz bulunmaktadır. 25 ülkede tesis ettikleri 26 Türkiye Mezunları Derneği ile ülkemizle bağlarını sürdürüyorlar.
Tüm dünyanın da yakından etkilendiği Covid-19 virüsü ile mücadele ederken turizm politikalarımız açısından izlenen stratejiler nelerdir?
2020'de istisnai bir sürecin içinden geçiyoruz. Pandemin bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hayatın her alanını, her sektörü etkiledi, insanların seyahat ve tatil kararları üzerinde de ciddi bir etki bıraktı.
Covid-19 virüsü esasen tüm dünyaya bir meydan okuma olarak görülebilir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemimiz sağlık sistemi ve altyapısı, ekonomik destekleri, ar-ge çalışmaları, uluslararası işbirliği ve yardımları ve tabii ki güvenli turizm sertifikasyon programı ile bu meydan okumaya kendi millî ve yerli iç dinamikleriyle, kendi vizyonuyla güçlü cevaplar vermiştir ve halihazırda kendimizi geliştirerek yolumuzda ilerliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde dünyanın takdir ettiği bir sınav verdik, veriyoruz. Bakanlık olarak tesis, ulaşım ve altyapı kalitemizle ülkemizin ekonomik çarklarının işlemesine en yüksek katkıyı sunmak için çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.
Öncelikle Ekonomik İstikrar Kalkan Paketi programı kapsamında turizm sektörü çalışanlarına, işverenlerine, özel tiyatrolara ve somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı sanatçılarımıza yönelik olarak destek, kredi, öteleme vb. ekonomik kolaylıklar sağlanmıştır.
Sayın Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy özel sektörden getirdiği tecrübesiyle pandemi sürecinin kriziyle sürüklenmek yerine krizi yönetmeyi başarmış ve güçlü vizyoner bakışıyla Güvenli Turizm Sertifikasyon Programını geliştirmiş ve uygulamaya koymuştur. Bugün Türkiye, diğer turizm ülkeleri tarafından stratejisi kopyalanan, stratejisiyle örnek olan, model olan bir ülke haline gelmiştir. Güvenli turizm sertifikasını alan konaklama tesisleri, yeme-içme tesisleri, tur ve transfer araçları her geçen gün artıyor. Söz konusu sertifikayı almak için gerekli kriterleri artırmayı ve salgın sonrasında kalıcı hale getirmeyi istiyoruz. Bunu nitelikli turist hedefimizin devamı olarak geliştireceğiz.
Pandemi sürecinde kültür merkezleri, kongre merkezleri, sinemalar, müzeler, kütüphaneler, tiyatro, opera-bale, konser, sergi, konferans salonları, fuar alanları gibi tesislerde kültür ve sanat faaliyetlerimizin güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi amacıyla giriş-fuaye-salonlarda, işletme-personel araçlarında ve tüm alanların temizlik ve bakımında uyulacak kurallar ve sanatçı-personelin uyması gereken kuralları içeren önlemlerin alınması ve sürekliliğinin sağlanması yönünde genelge yayınladık. Bakanlık olarak kültür ve sanat hayatımızda da genelgede yer alan yeni normalin kurallarına uyarak adımlarımızı atmaya başladık.
Bakanlığımız tarafından başlatılan ve ilk etapta Bodrum ve Çeşme'de, bu yıl Antalya'da Belek ve Kadriye bölgelerinde ve inşallah önümüzdeki yıl Manavgat, Kemer, Marmaris-İçmeler birer tane daha açılması planlanan ücretsiz halk plajlarında güvenli turizm sertifikasyon programını uygulamayı planlıyoruz.
Yine projelerimizi mümkün olan en hızlı şekilde tamamlamak için planlamalarımızı yaptık. Tarih ve kültür mirasımız Bodrum Kalesi, Sümela Manastırı’nın restorasyon sonrası açılışlarını gerçekleştirdik. Hatta Hıristiyan aleminde "Meryem Ana'nın göğe yükseliş günü" olarak kabul edilen ve kutsal sayılan 15 Ağustos Cumartesi günü ayin gerçekleştirildi.
İstanbul’un opera ve baleden halk müziği ve tiyatroya uzanan bir kültür sanat coşkusunun yaşanacağı Beyoğlu Kültür Yolu projesi çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Galataport’tan başlayan Beyoğlu Kültür Yolu, Galata Kulesi, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi, Emek Sineması, Mısır Apartmanı Mehmet Akif Ersoy Müze Evi, Atlas Pasajı İstanbul Sinema Müzesi ve Taksim Camii Kültür Merkezi ile devam edecek ve Atatürk Kültür Merkezi ve Kültür Sokağı ile tamamlanacak.
Pandemi sürecinde kültür ve sanat faaliyetlerimiz, hizmetlerimiz dijital-sanal-online sunulmuş ve böylelikle belki de çok daha fazla kişiye ulaşılmıştır. “Etkin Kütüphane Evinizde”, "Kütüphanem Cepte Mobil Uygulaması" ve "Millî Kütüphane Konuşan Kitaplık" ile online kütüphane hizmetlerimiz; Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü ile Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğünün çocuklar ve yetişkinlere yönelik sanat etkinliklerinin seçkin örneklerinin erişime açıldığı YouTube kanalı; "Sanat Heyecanı Evimizde" başlığı ile TRT 2 ekranlarında yayınlanan kültür ve sanat etkinliklerimiz; sanalmuze.gov.tr ile evlerden müzelerimizin gezilmesi; “Sanat Cepte" uygulamasıyla tiyatro, opera, bale ve müzik gibi alanlardan sanatçılar ile sanatseverleri internet üzerinden buluşturulması ve birçok faaliyetimizden bahsedebiliriz.
Bundan sonra da milletimizin kültür ve sanat faaliyetlerinden, performanslarından uzak kalmaması için dijital-sanal-online platformlarımızı çeşitlendirerek artırmayı planlıyoruz.